Her birey kendisine has kişilik özellikleriyle dünyaya gelir. Sahip olunan genetik özellikler ve üzerine eklenen ilk 7 senedeki tüm yaşantılar sonucunda bireyin karakterinin önemli bir bölümü tamamlanmış olur. Sonraki yıllar bu ana karakter özellikleri doğrultusunda kişinin kendini gerçekleştirmek adına attığı adımlardan oluşur. Ben de hayatın anlamını aradığım ve kariyer hedeflerimi belirlemeye çalıştığım dönemlerde, gelecekte çocuklarla çalışmak istediğimi fark ettim.
Daha çok araştırdım ve çocuklara daha faydalı olabilecek bir alan olan Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik bölümünde uzmanlaşmak istedim. Her öğrendiğim bilginin beni amacıma ulaştıracak basamaklar olduğunun farkındaydım. Üniversite eğitimi her ne kadar önemli olsa da asıl önemli olan tecrübenin oluşabilmesiydi. Yeterliliklerimi artırabilmem için inandığım 10000 ( on bin) saat kuralı, yani bir işte tecrübe edinebilmek için geçen süreye ihtiyacım vardı. Bu amacıma ulaşabilmek amacıyla 8 yıl Almanya’da çocuklarla çalışabilme fırsatı oluşturdum. Bu sayede okul öncesi eğitim ortamıyla tanışmış oldum.
Bireyin başarısında en az bilişsel zekâ kadar etkili olan “Duygusal Zeka” alanında bilimsel araştırmalar yapıp, çocuklarda duygusal zekayı geliştirme yöntemleri ve dikkat edilmesi gerekenler konusunda ailelere seminerler vermeye başladım. Çocukların öğrenme süreçlerinin etkililiği için rehberlik çalışmalarına devam ettim. Aile terapileri, çocuklarla yapmış olduğum bireysel terapiler ile birlikte çocuklar üzerinde yüzlerce çalışma gerçekleştirdik. Hem araştırdık hem geliştirdik hem de öğrendik.
Günümüzde bir çok alanda başarılı, disiplinli ve profesyonel bir görünüme sahip olan Almanya’da okul öncesi eğitimi yakından takip etme şansına sahip oldum. Okul öncesi eğitimde, dikkat edilmesi gereken her detayı en ince ayrıntısına kadar inceledim. Salt bir eğitimin yeterli olmadığı çocuğu merkeze alan ve çocuk için geliştirilen bir model ortaya çıktı.
Yeterliliklerim ve tecrübelerimi ülkemde kullanmalıydım. Alman eğitim sistemi ve Türk Okul Öncesi eğitimini birleştirip, her çocuğun öğrenebileceği bir ortam oluşturmak adına, Teoti Çiğli Anaokullarını kurmanın heyecanı ve haklı gururunu yaşıyorum.
EBRU KARABULUT
UZMAN PSİKOLOJİK DANIŞMAN
Teoti Çiğli Anaokullarının vizyonu, “Her çocuk özeldir ve biriciktir.” anlayışını temel alır ve bu anlayıştan dallanıp budaklanır. Çocukların farklı alanlardaki (bilişsel, dil, sosyal, öz bakım, duygusal, ince/kaba motor) gelişim düzeyleri, ilgi alanları ve ihtiyaçlarına göre hazırlanan eğitim programı oluşturuyor; kültürel ve sanatsal etkinliklere, dil öğrenimine, bilimselliğe, yaratıcılığa, yaşayarak öğrenmeye değer veren bir eğitim kurumu olma amacı doğrultusunda durmadan çalışıyor ve kendimizi geliştiriyoruz.
Teoti Çiğli Anaokulları olarak misyonumuz, kendini gerçekleştirme potansiyelini ortaya çıkarmak ve özgür kararlar alabilmelerini sağlayan, soran sorgulayan çocuklar yetiştirmektir. Biliyoruz bir insan 7’sinde ne ise 70’in de O’dur. O zaman 7 yaşına yani ilköğretime hazır hale gelene kadar tüm alt yapıyı sağlamlaştırmamız gerekiyor.
İşte bu nedenle TEOTİ Çiğli Anaokulları, Dinamik Eğitim Modelini benimsemiştir. Hem özgün hem de çocuğun gelişimine göre güncellenebilir eğitim yapısıyla, eğitimi destekleyici faaliyetler ile çocuklarımızı geleceğin liderlerine dönüşümünün bir parçası olacağız. Eğitim yöntem ve tekniklerimizle, şeffaf yönetim anlayışımızla velilerimizin de sürece dahil olmalarını sağlayacağız.