İkinci bir dilin gerekliliği herkesçe bilinen bir şeydir. Ve yaş ilerledikçe yeni bir dil öğrenmek zor bir hale gelmektedir. Bu yüzden olabildiğince erken yaşta yeni dil öğrenmekte fayda vardır. Erken yaşta yabancı bir dil öğrenen çocuklar, yaşıtlarına göre daha olgun ve ilerki yaşlarda da daha başarılı olmaktadır. Ayrıca ikinci bir dil öğrenmek çocukların daha özgüvenli olmasını ve toplum içinde sosyal bireyler olmalarını sağlamaktadır. Erken çocukluk döneminde ikinci dil öğrenmenin faydaları konusuna devam edelim.
Erken yaşta ikinci dil öğrenmenin faydalarından biri de bu yaşta dil öğrenmenin bir yetişkinle kıyaslandığında çok daha hızlı ve kolay olmasıdır. Bu dönemde ikinci bir dil öğrenmek anadili öğrenmeye benzer. Yetişkinlerde olduğu gibi fazladan bir motivasyona ihtiyaç duymadan, çocuklar günlük rutinleri içinde öğrenebilirler. İnsan beyni gelişiminin büyük bir kısmını beş yaşına kadar tamamlar. Bu süreç içinde çocukların zihni deyim yerindeyse bir sünger gibidir. Her bilgiyi çok hızlı bir biçimde öğrenirler.
Erken çocukluk döneminde ikinci dil öğrenmenin faydaları elbette ki bu kadar değil. Son zamanlarda yapılan bazı araştırmalar gösteriyor ki doğumdan başlayarak çocukluk dönemi boyunca birden fazla dil konuşmak bir insanı gerçekten daha akıllı yapabilir. Biz de çocukları yeterli miktarda destekleyici uyaran sunmanın oldukça faydalı olduğuna inanıyoruz. Bu uyarıcıları motive edici insan ilişkileri içinde sunmak ayrıca önemli.
Eğitimciler tarafından gösterilen cesaretlendirici ve olumlu yaklaşımlar sayesinde çocuklar da öğrenme sürecinde olumlu yaklaşımlar göstermeye daha yatkın olurlar. Bu doğrultuda, Teoti Anaokullarında birtakım ana akım kurallar üzerinde ısrarcı olmak yerine, çocukların dinleme ve konuşma becerilerini geliştirmede yarı-güdümlü öğrenmenin önemi üzerinde duruyoruz.
Teoti’de bir çift dilli eğitim modeli olan EFL (Yabancı Dil Olarak İngilizce) tekniğini kullanıyoruz. Her gün her grup için sabah ve öğleden sonra olmak üzere 2 saat olarak planlanan derslerimizde öğrencilerimizin mümkün olduğu kadar yabancı dile maruz kalmasını istiyoruz. Yabancı dil derslerimizde EFL öğretmenimiz hiç Türkçe konuşmuyor. Ders içeriklerimizi tema, görev ve proje bazlı öğrenim metodlarını kullanarak hazırlıyoruz.
MEB’in okul öncesi için planladığı programı temel aldığımız müfredatımızı görsel-işitsel, duyusal materyal ve oyunlarla zenginleştiriyoruz. Biliyoruz ki her çocuğun kendine özgü bir karakteri dolayısıyla kendine özgü ihtiyaçları vardır. Özgürleşme ise beraberinde ömür boyu öğrenmeyi getirir. Bu sebeple, çocukları kurallarla boğmak yerine, “yabancı” olanı öğrenmeye ve başka kültürleri tanımaya dair olumlu bir yaklaşım kazandırmaya odaklanıyoruz. Erken çocukluk döneminde ikinci dil öğrenmenin faydaları konusundan bu şekilde bahsedebiliriz.
